OKURKEN BEYNİMİZDE NELER OLUYOR : OKUMANIN AŞAMALARI
Sayfaya Baktığımızda Neler Oluyor?
1-Seslerin resimleri olan sayfadaki semboller(imler, harfler), beynin çeşitli katmanlarında ve ağalarında izlenimler bırakır.
2-Sinir hücrelerinin uyarılmasıyla, sinirler, çeşitli sinir ağalarına tepkiler gönderir.
3- Sinir hücrelerinde bu nedenle anlam veren çağrışımlar oluşur.
4- Bu çağrışımlar beynin görme merkezinden, dil merkezine geçer.
5- Dil merkezinden gelen uyarılar,dil, dudak, kulak, boğaz bölgelerini uyararak sesli okuma meydana gelir. (Towler D. Brooks, Okumanın Tatbik Edilmiş Psikolojisi, 1936 Baskı, Osmanlıca’dan günümüz Türkçesine çeviren F.Ö)
OKURKEN BİZDE FİZİKSEL OLARAK NE OLUR?
“Okurken gözlerimiz şaşırtıcı biçimde sayfa boyunca saniyede üç dört kez 100 ile 200 derecelik sıçramalar yapar. Bu hareket ayrımında olamayacağımız kadar hızlıdır. Çünkü basılı sembollerin anlamı, bu kısa duraklamalarda deşifre edilerek (çözümleyerek) beynimize gönderilir.” (Burkes Hedges, Okuyun Zenginleşin, Sistem Yayınları)
Burkes Hedges, şöyle sürdürüyor : “Aslında okuma düşünme kadar karmaşıktır. Bu nedenle klasik ders kitabı,(Okumanın Pskolojisi) okumayı görsel olarak güdülenmiş düşünme olarak tanımlar.(….) Bu sayfada bazı işaretler görür ve belleğinizde depolanmış modelleri deşifre edersiniz(çözümlersiniz) Çok kısa bir süre içinde bu işaretlerin anlamını çözer…onlara zihinsel görüntüler tayin eder…ve sonra bu resimleri
kısa süreli belleğinizde tutarsınız. (Burkes Hedges,age)
Örneğin bir tümceyi okurken ışık hızında bir sürede beynimizdeki nöronların çalışmasını, (Burkes Hedges,age) mısır patlayıcısındaki mısırların patlamasına benzetiyor. Işık hızıyla beyinde anımsama,, hayal etme,akıl yürütme, bağlantı kurma, varsayma, deneme yanılma yoluyla test etme gibi karmaşık zihinsel işlemler gerçekleşir. Bitmez, bu sırada, dilbilgisi ve heceleme bilgisiyle kişisel deneyimlerimizi, belleğimizi, olası yorumlarımızı,yanlışlarımızı ikinci kez okumalarla karşılaştırır. Beynin çalışmasının anlatımı bile sıkıntı verici değil mi? Okuma bu nedenle beynin çalışması ve bağımsız düşünebilmesi için çok önemli.
Okuma, beyin hücrelerinin çalışmasına ve beynin gelişmesine işte bu süreçler, bu aşamalar yaşanırken etkisini gösteriyor.
UNESCO’ya bağlı Dünya Çocuk Edebiyatı ve Okuma Araştırması Müdürü Richard Bamberger
“Okumak, çok düzeyli zihinsel bir eylemdir. Beyin harf dediğimiz şifreleri çözme eylemiyle beslenir…Okumak,hem akademik zekayı hem de duygusal zekayı geliştirir.” diyor.
Ünlü filozof B. Rasıl’ın kitapların beynin ve aklın gelişmesi için önemiyle ilgili , “Akıl elde edilmiş bilgiden çok, bilgi edinme yoluyla gelişir”derken işte bu okuma sırasındaki süreçleri kast ediyor.
Yine Richard Bamberger’ e dönersek: “Grafik sembolleri zihinsel kavramlara çevirme işlemi ile beyine çok fazla yüklenilmektedir. Okumanın depolama işlemi sırasında sonsuz sayıda beyin hücresi harekete geçerilmektedir.(…) Psikolojik araştırmalar göstermiştir ki okuma yeteneğinin iyileştirilmesi aynı zamanda öğrenme yeteneğinin de bir bütün olarak geliştirilmesine yol açtığını , bunun ise yalnızca algılamanın çok ötesinde olduğunu göstermiştir.” (Richard Bamberger, Okuma Alışkanlığının Geliştirilmesi, Kültür Bakanlığı Yayınları)
OKUMANIN TELEVİZYONDAN FARKI
Bu süreçlerin hiçbiri tv izlerken yaşanmadığı için, tv izleme, beynin gelişmesine, aklın olgunlaşmasına ve zekanın işlemesine hiçbir katkı sağlamamaktadır. Söyleşilerimde verdiğim bir örneği daha doğrusu yaptırdığım bir uygulamayı anlatırsam bu daha iyi anlaşılır sanırım. Aynı olayı yazılı bir metinden okurken beyinde ne oluyor (yukarda gördük) tv’den izlerken ne oluyor. Şimdi uygulayalım:
“Beyaz atlı adam hızla atına bindi ve köyden hızla uzaklaştı”
tümcesini siz okurken, yukarıda anlattığım, anlatana da okuyana da sıkıntı verici karmaşık bir süreç ışık hızında yaşanır ve okuduğunuz olayın resmini beyninizin ekranında görürsünüz.
( Bu tümceyi okurken “Beyaz atlı adamın atına binmesi ve köyden hızla uzaklaşması” nın beyninde canlanmadığını hiç kimse söyleyemez.Söyleyenler, bu tümcedeki sözcüklerin anlamlarını bilmiyor demektir. Çünkü bir sözcükle ilgili bizde anlam oluşması için o sözcüğün anlattığı şeyin beynimizde resmi oluşması gerekir.Kuş deyince beyninizde kuş resmi, kitap deyince kitap resmi canlanmıyorsa bu sözcüklerin anlamını bilemezsiniz. Yabancı bir sözcük, sizin beyninizde bir resim canlandıramayan sözcüktür.)
Aynı olayı tv ekranında izlerken bunların hiçbiri olmaz. Beyin devre dışıdır. Olay görsel olarak gözde kalmış beyni hiç ilgilendirmemiştir. Okuma beyinde bir dizi işlemin yapılmasını gerektirirken, harf dediğimiz şifreleri çözmeyi, bunları anlama dönüştürmek gibi aklın yollarından geçmeyi gerektiren bir süreçtir. Buna karşın tv’de bu olmuyor. Tv beyinde canlandırmayı, düş kurmayı önlüyor. Oysa Albert Einsteine “Hayal kurma bilgiden daha önemlidir. Bilgi olanları anlatırken, hayal kurma size olacakları söyler” derken işte bunu anlatmak istiyordu.
Bunu da biraz açarsak : Okumayan toplumlar, yalnızca yaşadıklarını öğrenebilirler. Deprem olmadan onu olmuş varsayamazlar, beyinlerinde canlandıramazlar; bu nedenle de önlem alamazlar. Örneğin deprem gerçeğini olduktan sonra ancak o da birkaç yıllığına anlayabilirler. İş işten geçmiş olur. Uzmanların durmadan uyarmasına karşın toplumun da yetkiliklerin de duyarsız kalmasının temel nedenlerinden biri, okumayan toplumların olay olmadan onu beyinde canlandıramamalarıdır.Çünkü beyinde canlandırma bir soyutlamadır. Soyut düşünme ise 11-12 yaşında başlar.
Bu nedenle, 11-12 yaşından küçük çocukların okuduğu kitapların bol resimli olması gerekir.. Bizim yetişkinlerimizin okudukları materyallerin de bol resimli olması peki neyi gösterir? En çok satan gazete ve dergilerin bol resimli olması neyi gösterir sizce?
Bu nedenle uzmanlar , kitap okumama zeka yavaşlığına yol açar diyor.
OKULLAR AÇILIRKEN Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’ ya kötü haber: Bakanlığın kendi araştırmasına göre, kitap gazete okuma oranları bakımından Türkiye Dünya ortalamasının çok altına düştü…
Nadia Camukova.
Dünyanın en zeki insanı ve en genç profesörü ünvanlarını taşıyan Nadia Camukova :
”Türkler, dünyanın dengesini korumak için varlar. Türkiye’nin, yok olma noktasından varlığa taşımış olan bir lideri, Atatürk’ü var. Türkiye Atatürk’ü yaşatmadığı zaman dünya dengesini negatif şekilde etkileyecektir.”
Tam yedi dil bilen bu insan aynı zamanda bir tarih profesörü ve şu günlerde ülkemizde çeşitli konferanslar vermekte.
1 Haziran tarihli bazı gazetelerde Okan Üniversitesi’nde verdiği konferansta ilginç saptamaları bulunmuş.
Dağıstan’lı bir insan, Nadia Camukova.
Şu an dünyanın en zeki insanı ünvanını taşıyor ve IQ’ su 200 üzerinden 199,37.
Tam yedi dil bilen bu insan aynı zamanda bir tarih profesörü ve şu günlerde ülkemizde çeşitli konferanslar vermekte.
1 Haziran tarihli bazı gazetelerde Okan Üniversitesi’nde verdiği konferansta ilginç saptamaları bulunmuş.
Saptamaları, basınımızda yazılanlar kadarıyla şöyle:
ATATÜRK HAKKINDA :
“Türkler, dünyanın dengesini korumak için varlar. Türkiye’nin vazgeçilmez, yok olma noktasından varlığa taşımış olan bir lideri, Atatürk’ü var. Türkiye Atatürk’ü yaşatmadığı zaman dünya dengesini negatif şekilde etkileyecektir.” Nadia Camukova, dünyanın en zeki ve en genç insanı ve profesörü)
ZEKA :
Bakın aynı insan zeka için neler söylemiş:
“Dünyada en zeki insan olmak önemli değil, insan olabilmek ve insan kalabilmek çok önemli.”….
PROPBLEM ÇÖZME :
“Zekayı rakamlar üzerinden görmek yanlış. Zeka, problemleri çözme yeteneğidir.”demiş
(2 Nisan 2007 Gazeteler ve internet kaynağı)
OKULLAR İŞLEVSEL OKUMAZ YAZMAZ YETİŞTİRİYOR…
”8 Eylül Uluslararası Okur Yazarlık Günü”, bir başka tanımla ”Dünya Kitap Okuma Günü” 8 Eylülde ülkemizde ilgili bazı kurum ve kuruluşlarda anıldı. Ancak her yıl çeşitli etkinliklerle kutlanan Okur Yazarlık Günü’ne, bu yıl,Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırma raporunun gölgesi düştü.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın önceki yıl, “Türkiye’de Kitap Okuma Oranı”nın belirlenmesi amacıyla yaptığı bir çalışma raporunda,Türklerin dünya ortalamasının altına düştüğü görüldü. Kitaba ortalama 1.3 dolar harcayan bir dünyada, (gelişmiş ülkelerde örneğin Norveçli 137 Dolar, Alman 122 Dolar, Belçikalı 100 Dolar, Avusturyalı 100 Dolar, Güney Koreli 39 Dolar, İspanyalı 39 Dolar harcarken) Türkler 0.45 dolar harcayarak ortalamanın bile çok altında kaldılar.